Sanat; var olanla olmayan arasında olan bir süreçtir. Sanat yaratmak, üretmek, olmayanı olana dönüştürme sürecidir. Aynı zamanda düş ve gerçeklik arasında bir köprü vazifesi görür. Çünkü sanat ile insanlar kendilerini yaratır, gerçekliği ya da gerçek dışını dönüştürür ve birleştirir. Tüm bunlar Sanat Terapisi ile iyileşmek için de kullanılabilir. Sanat Terapisinde bireyler heykel, resim, müzik ve edebiyat gibi alanları kullanarak iç dünyalarını somutlaştırma fırsatı yakalarlar. Terapi bireylere keşfetmek, duyguları ifade etmek, bilincinde olunmayan durumların farkındalığını sağlamak konusunda destek olur ve çözüm için denenebilecek yeni yollar sunar.
İnsanların sözel olarak kendilerini ifade edebilme konusunda zorlanabildikleri sık görülür, bu bazen doğru ifadeleri bulamamayla ilişkiliyken bazen de kişinin içinde bulunduğu durumu, temel duygusunu kavrayamayışı ile ilgili olabilir. Bu nedenle sanat terapisinde ‘‘keşif’’ önemli bir ayrıntıdır. Kişi aslında farkında olmadığı belki de anlamlandıramadığı bu durumları sanatla keşfeder, anlamlandırır ve aktarır. Daha sonrasında ise terapistin de katkısıyla keşfedilen durumlar iyileştirilir ya da dönüştürülür.
Sanat ve Yaratma Süreci
Günümüzde Yaratıcılık ve Sanat iç içe geçmiş kavramlardır. Yaratıcılık; sanatın konusu olmadan önce, bireylerin ruhsal, sosyal ve biyolojik gelişiminin gereği ve aynı zamanda da ürünüdür. Yaratıcılığın izleri insanlığın ilk zamanlarından beri süregelmektedir. Yaratıcılık bir bebeğin annesinin yokluğunda onu zihninde canlandırmasından gerçeklik sınırlarını kaybetmiş birinin hezeyan ve halüsinasyonlarına kadar örnek verilip açıklanabilir. Sanat da tıpkı yaratıcılık gibi hayatın temel bir parçası olarak ortaya çıkmıştır; Antik yunanda savaşa hazırlanırken yapılan danslar, Avusturalya’da yaşlıların gençleri hikayelerle eğitmesi örnek olarak verilebilir.
Farklı kuramlarda Sanat
Sanat ve psikoloji kuramları; sanat ve felsefe de bir arada ve birlikte kullanılabilmektedir. Psikolojide Psikodinamik kuramlar ve Hümanistik kuramlar sanatı kendi kuramlarıyla birleştirmişlerdir. Bilinen pek çok sanat eseri ve sanatçı aslında psikoloji ve kuramlarından bolca esinlenmişlerdir. Psikodinamik kuramda Freud, Kris ve O. Rank gibi isimlerden esinlenilmiş olup; Libidinal enerjinin yüceltilmesi, terapistin herhangi bir durumdaki konumu işlenmiştir. Hümanistik kuramda ise May ve Rogers gibi isimlerden esinlenilmiş olup; temel dürtülerden bağımsız içkin bir güdü, birincil süreç olarak işlenir. Hümanistik kuramda sanat terapisti, yol arkadaşı konumundadır. Psikodinamik kuramda ise terapist, yorumlayan bilirkişi konumunda yer almaktadır.
Ne kadar ‘’sanat’’ yapabilirim?
Sanat alanlarında kendisini ‘’yeterli’’ bulmayan kişiler sanat terapisinden yararlanamayacaklarına ilişkin düşüncelere kapılabiliyor. Oysa sanat terapisinden yararlanabilmek için herhangi bir sanat eğitimine sahip olmak ya da sanatta iyi olmak gerekmez. Terapide temel hedefler kişinin yarattığı sanatın estetik değerinden bağımsız olarak kendisini ifade edebilmesi, yeni yollar denemesi, sanatın desteğiyle iyi oluş halini sürdürebilmesidir. Terapi süresince yaratılan ya da üretilen sanat hiçbir zaman değerlendirilmez, derecelendirilmez. Oluşturulan sanatsal ürün terapötik ilişkinin bir parçasıdır ve danışan ile terapist aralarında farklı bir yolla iletişim becerisi kazanmış olurlar. Bu danışanın kendisini sembolik olarak dışa vurma fırsatı yakaladığı bir alandır ve burada sanat sadece bir araç olarak kullanılır. Dolayısıyla önemli olan ortaya çıkan ürün değil ürünün hazırlanış süreci, taşıdığı anlam ve kişide uyandırdığı duygulardır.
Sanat terapisinin faydaları
Yukarıdaki başlıklarda değinilen faydaların yanı sıra sanat terapisi; insanların geçmiş yaşantılarını, anılarını, imgeler yoluyla yeniden canlanması ve onarılmasını sağlar. Simgesel dil aracılığıyla iletişim becerileri gelişir, böylece kişi duygularını daha rahat ifade edebilir; kendini yakından tanıyabilir. Bireyin içsel çatışmalarını, bilinçdışı olarak bastırılmış, bölünmüş, korkulan kısımlarının ifade edilmesini sağlar. Böylece, bütünleşme ve işlevsellikte artış olur. Sanat terapisi; güvenli ve kapsayıcı işlev görür, travma durumlarında boşluğun kırılmasına yardımcı olur ve dağılmış yapıların birleşmesine yardımcı olur. Sözlü ifade edilmesi kolay olmayan duygu ve düşüncelerin özgürce yansıtılabileceği bir alan hazırlayan sanat terapisi; birikmiş negatif duygusal yüklerden arınma, yani katarsis sağlar.
Psikanalitik çerçeve ile sanat terapisi
Psikanalitik ekol sanatı libidinal enerjinin yüceltilmesi olarak tanımlar. Sanat terapisi sürecinde terapist yorumlayan bilirkişidir. Geçmiş yaşantıların, semboller aracılığıyla yeniden canlanması ve onarılması sağlanır. Kişinin yüzeye çıkaramadığı bastırılmış ya da bölünmüş kısımları yüzeye çıkarması, temelde yatan yetersizlik, suçluluk, utanç gibi duyguları ifade edebilmesi hedeflenir. Tüm bu süreçte ego işlevleri gelişir ve yaşanan yüzleşmeler ile var olan sıkıntılar anlamlandırılır. Zaten psikanalizin de temel aşamaları olan bu süreçler yaratım sürecinin desteğiyle sağlamlaşır.
Sonuç olarak, çocuk veya yetişkin fark etmeksizin bireysel ya da grup olarak gidilebilen sanat terapisi danışanlar için farklı ve yararlı bir yolculuktur. Sözel iletişimde zorlanan kişiler, psikotik durumdaki kişiler, yaşlı hastalar, ergenler ve çocuklar, zihinlerinden geçen yaşantıları daha iyi anlayabilmek adına sanat ile ifade edebilmelerine fırsat tanınması tedavi sürecine olumlu katkılarda bulunabilir.
Derleyen: Ekin Sarı, Psikolog
Referanslar
Rubin, J. A. (2001). Approaches to Art Therapy: Theory and Technique. (2nd Edition). Newyork: Routledge.