Wilfred Ruprecht Bion Kimdir?
Psikanalizin şüphesiz en önemli isimlerinden biri olan Wilfred Bion bir düşünürü anlamak için onun hayatında neler deneyimlediğini ve bu deneyimlerin kişiliğini nasıl şekillendirdiğini anlamanın son derece önemli olduğunu savunmuştur. Onu diğer kuramcılardan ayıran belki de en dikkat çeken özelliği de kendi yaşamıyla ilgili bilgileri, hayatının dönüm noktalarını büyük bir samimiyetle ve dürüstlükle ortaya koymasıdır.
Wilfred Ruprecht Bion Kimdir?
Wilfred Bion 8 Eylül 1897’de Hindistan’da doğmuş ve hayatının ilk sekiz yılını o zamanlar İngiliz sömürgesi olan bu ülkede geçirmiştir. Babası İngiliz bir mühendistir ve Bion 1905 yılında okumak için İngiltere’ye gönderilir. Babasının işi dolayısıyla çocukluğunun büyük bir kısmını yerleşim bölgelerinden uzaktaki şantiyelerde geçiren ve nispeten yalnız bir çocuk olan Bion’un bu yalnızlığı İngiltere’deki okul yıllarında iyice pekişir. Ailesinden uzakta oluşu başlı başına bir problem iken ergenlikle birlikte gelişen cinsel duygularındaki artış, okulunun baskıcı ve dindar tutumu Bion’un hayatını oldukça zorlaştırmıştır. Özellikle bu dönemde cinsel arzularının artışı ve bundan duyduğu suçluluk, kuramında aşk, nefret ve dürtüler gibi konulara yer vermesine sebep olmuştur. Onun kuramında en çok etkisi görülen şeylerden biri de şüphesiz subay olarak katıldığı Birinci Dünya Savaşı’dır. Savaşın dehşeti Bion’da silinmeyecek izler bırakmış, yok olma duygusu, yıkım gibi şeyleri deneyimlemesini sağlamıştır. Savaş sırasında dikkatini çeken bir diğer konu ise liderlik sistemidir ve bu da ileride lidersiz grup kavramını geliştirmesine neden olur. Freud’un yazılarına merak saran ve kendi de kısa bir süre psikanalizi deneyimleyen Bion, sonrasında tıp eğitimi almış ve psikanalize yönelmiştir. Onun görüşlerinde şüphesiz en çok etkisi olan, bir dönem analizanı sonrasında sadık bir yandaşı olduğu Melanie Klein ile tanışması 1945 yılına denk gelir. Klein’ı, Kleincı düşünceyi ve kavramları anlamadan Bion’u anlamak mümkün değildir. Diğer yandan bu etkiye rağmen bağımsızlığını korumayı başarmış, hatta Freud’un yazılarından da faydalanmıştır. Bion matematik, mantık ve felsefeyi psikanalizle iç içe geçirmiş, Freudcu ve Kleincı düşünceye yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.
Bion’un Psikanalize Yaklaşımı Nasıldır?
Bion kuramını büyük oranda psikotik danışanlarla yaptığı çalışmalara dayanarak oluşturmuştur. Psikotiklerin düşünce yapısındaki bozulmalardan yola çıkarak düşünme konusunu genel olarak ele almıştır. Ona göre düşünceler düşünme yeteneğinden önce de vardır. Yani insan önce düşünmeye başlar ve bunun doğurduğu ihtiyacı karşılayacak bir aygıt olarak düşünme yeteneği ortaya çıkar. Bununla birlikte düşüncelerin bir anda oluşmadığını, bazı aşamalardan geçtiğini savunmuştur. Ona göre ilk düşünceler sadece duygusal ögeler taşır. Daha sonra doyum beklentisinden doğan ön kavramlar oluşur. Doyumun gerçekleşmesiyle birlikte ise kavramlar ortaya çıkar. Bu doyum Melanie Klein’ın da üzerinde çokça durduğu haset duygusunu ortaya çıkarır. Bion’a göre tam da bu noktada düşünceler oluşur. Yani düşüncenin kaynağı haset ve engellenme duygularıdır.
Diğer yandan Bion haset konusunu Klein’dan biraz daha öteye taşımıştır. Kısaca Klein’ın hasete yaklaşımından bahsedecek olursak muhtaç konumdaki bebek, bereketli ve güçlü konumda gördüğü memenin tam olarak ulaşılamayacak bir konumda olduğunu ve bebek üzerindeki gücünün keyfini çıkardığını düşünür. Haset duyan bebek memeyi yok etmek ister. Bion ise bu düşünceyi ileri taşır. Ona göre bebek sadece memeye değil kendisini memeye bağlayan zihinsel süreçlere de saldırır. Yani sadece nesneye değil onu algılayan bilişsel sürece de bir saldırı söz konusudur.
Bion’un Psikoza Bakış Açısı Nasıldır?
Bion Freud’un aksine psikotiğin gerçeklikten kopuşunun mutlak olmadığını bu sebeple psikanaliz sürecinin yürütülebileceğini savunmuş ve çokça psikotik danışanla çalışmıştır. Ona göre kişinin psikotik yönlerinin yanında nevrotik özellikleri de mevcuttur ancak psikotik yönler ağır bastığı için bu özellikler ilk başta gözlemlenemez. Analizin ilerleyen döneminde ise nevrotik yönler ön plana çıkacaktır. Ayrıca psikozu psikiyatrik bir tanı olarak görmez. Her bireyde psikotik kişiliğe ait tepkiler ve özellikler olduğunu savunur. Bion’a göre psikoz iki nedenden ötürü gerçekleşir. Bunlardan ilki bireyin doğuşundan gelen saldırganlık ve nefrettir. Diğer nedeni ise annenin bu yıkıcı dürtüleri karşılayamama durumudur. Bu da bizi bir diğer önemli kavram olan yansıtmalı özdeşime getirir.
Bion ve Klein Görüş Farklılıkları Nasıldır?
Klein’a göre kendiliğin bir parçasının başkasında konumlanmış gibi deneyimlenmesi yansıtmalı özdeşimdir. Bion ise ruhsallığı yarı geçirgen bir zara benzeyen bir çit olarak betimler. Bu çit iç düşlemleri gerçeklikten, gerçeklik algısını da içsel duygulanımların etkisinden korur. İç ve dış nesne ilişkisini kuran bu çittir ve alfa unsurları adını verdiği şeylerden oluşur. Bebek dünyaya geldikten sonra hiçbir şeyi anne karnındaki kusursuzluğuyla deneyimleyemez ve tam anlamıyla doyuma ulaşamaz. Bununla baş edecek kapasitede olmayan bebek annenin ihtiyaçlarını fark etmesine ve bu olumsuz duyguları yumuşatıp bebeğin sindirebileceği bir hale getirmesine ihtiyaç duyar. Yani beta unsurları alfa unsurlara dönüştürecek olan kişi annedir. Bu şekilde bebek dünyayı daha güvenli bir yer olarak deneyimleyebilir. Anne bebeğin ihtiyaçlarını fark etme ve düşlemleyebilme konusunda yetersiz kalırsa beta unsurlar alfaya dönüştürülemez. Beta unsurların fazla olduğu kişilerde ise düşünce bozukluğu, bilinç ve bilinç dışını ayıramama gibi durumlar meydana gelir.
Yazar: Zeynep Güngör, Stajyer Psikolog
Düzenleyen: Gözde Özbek, Uzman Klinik Psikolog
Referanslar:
Abrevaya, E. (2015) Bion’un psikoza psikanalitik yaklaşımı. Psikanaliz Yazıları, (30):21-34
Bion, W., Padar, P. (2015) Psikotik kişilerin psikotik olmayanlardan ayrımı. Psikanaliz Yazıları, (30):35-53
Mitchell, S. A., Black, M. J. (2012). Freud ve sonrası. Bilgi Üniversitesi Yayınları
Parman, T. (2015) Yeniden Wilfred Ruprecht Bion. Psikanaliz Yazıları 30:11-20