Ece Yayla, Uzman Klinik Psikolog
Bağlanma Örüntülerimiz
Ötekine dair duygularımız, beklentilerimiz, kişilerarası ilişkilerimizin temeli üzerine düşündüğümüzde genellikle yakın geçmişimizde deneyimlediğimiz olayların etkilerine dair çıkarımlar yaptığımızı fark edebiliriz. Oysa dünyada ilk kurduğumuz ilişkiyi düşündüğümüzde, bu ilişki bakım verenimizle kurduğumuz ilişkidir. O halde, “ilk kurduğumuz ilişkinin niteliği bizi nasıl etkiler?” sorusu oldukça anlamlı bir sorudur.
Bebeklik döneminde, bebeğin sadece fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması yeterli değildir. Bebeğin zihinsel ve duygusal gelişimi için bakım vereniyle kurduğu ilişki oldukça önemlidir. Bağlanma, bebek ile bakım vereni arasında kurulan duygusal bağdır. Bebek doğduğunda bakım verenine bağımlı bir haldedir. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz, tek başına işlevsel olamaz. Bebek ihtiyaçlarına dair işaretler verir ve bakım veren, genellikle anne, bu işaretleri anlamlandırarak bir yanıt verir bebeğe. Bir bebeğin zihnindeki ilk temsiller anneyle kurulan bağa dayanır. Bebeğin ilk kurduğu ilişkinin niteliği hayat boyu sürecek duygularını, davranışlarını oluşturan ilk basamaktır.
Güvenli Bağlanma Nedir?
Anne, bebeğin duygusal ihtiyaçlarını yeterince karşılayabildiyse, bebek “sıcak, duyarlı, güvenli” bir öteki temsili oluşturacaktır. Aynı zamanda dünya da güvenilir, tutarlı bir yer olacaktır. Bununla birlikte kendilik algısı da buna göre şekillenecek, “ben sevilebilir ve değerliyim” temsili oluşacaktır. Böyle bir kendilik ve öteki temsilinin oluşumuna “güvenli bağlanma” denir.
Güvenli bağlanan çocuklar, yetişkinliklerinde sağlıklı ilişkiler kurmaya, ilişkilerinde güven duymaya daha yatkın, kendilik algısı bütünlüklü ve ilişkisel becerileri daha gelişmiş bireyler olurlar. Burada çocuğun ihtiyaçlarının yeterince karşılanmasının, çocuğun her ihtiyacına mükemmel bir şekilde yanıt vermek olmadığını belirtmek önemli olacaktır. Çünkü, çocuğun, ayrışması, gerçekçi bir benlik algısı oluşturabilmesi için yeteri kadar hayal kırıklığı da yaşaması gerektiğini unutmamak gerekir.
Güvensiz Bağlanma Nedir?
Anne bebeğin ihtiyaçlarına karşı duyarsız olduğunda ise güvensiz bağlanma gelişecektir. Ağladığımızda bizi sakinleştirecek kimse yoksa, güvenlik ihtiyacımıza yanıt alamamışsak, ilk temsilimiz dünya güvenilmez bir yer, ötekiler ise güvenilmez, ihtiyaçlarımıza yanıt vermeyecek kişiler olacaklardır. Aynı zaman da kendilik temsili de “ben değersizim” olacaktır. Güvensiz bağlanan çocuklar, yetişkinliklerinde kişiler arası problemler yaşamaya, depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunlara daha yatkın olurlar.
Güven Duymamız Neden Önemlidir?
Ötekilere ve kendimize güven duymadığımız bir dünyada ilişkileri sürdürebilmek de haliyle zordur. Çünkü ötekileri filtresizce oldukları gibi göremeyiz aslında, hepimizin hayatımızın ilk yıllarından getirdiği filtreler vardır. Bu filtrelerle dünyayı, kişileri, ilişkileri anlamlandırırız. Bu yüzden ötekine güven duymak ötekinden daha çok bizimle ilgilidir. Belki bize güvensiz hissettiren, güvenilmez gördüğümüz kişilerle ilişkiyi sürdürmek tam da bu güvensizliğimizi doğrulamak içindir.
Çocuklukta yaşadığımız örüntüleri, bunları fark etmediğimiz sürece, hayatımız boyunca tekrarlarız. Nasıl ilişki kurmayı öğrendiysek hayatımız boyunca öyle ilişki kurmamız doğaldır aslında. Bildiğimiz ilişki kurma yolu budur çünkü. O yüzden dünyaya, insanlara ve kendimize dair güvenimiz, güvensizliğimiz, sıkça deneyimlediğimiz duygularımız, çocukluğumuzda deneyimlediğimiz duygularımızın bir yansımasıdır. Psikoterapide bunlar üzerine düşünmek, analiz etmek ilişkilerimizde tekrar eden duygu ve davranışlarımızı fark etmemizi ve bu tekrarları değiştirmek için bir adım atabilmemize olanak sağlar.
Referanslar
Ainsworth, M. S., & Bowlby, J. (1991). An ethological approach to personality development. American psychologist, 46(4), 333.