Fark etsek de fark etmesek de korku, hayatımızda fazlası ile etkisi olan ve büyük ya da küçük kararlarımızın çoğunu etkileyen bir duygudur. Korkunun asıl işlevi insanlığı hayatta tutmaktır. Yaygın korkularımızın çoğu, insanlığın güvenliğini şimdiki gibi sağlayamadığı zamanlarda gelişmiş korunma araçlarıdır. Tetikte olmamızı sağlayan korku, çoğu zaman hayatımızı kurtarabilecek kadar etkiye sahiptir. Korku duygusu aynı zamanda öğrenme motivasyonu sağlayabilmektedir fakat korku duygusunun kontrolsüz artışı, zarar verici olabilmektedir (Walk, 1956).
Korku duygusu etrafında gelişen ve sıklıkla kullanılan üç temel kavram bulunmaktadır. Bunlar fobi, panik ve anksiyete/kaygıdır (Marks, 1969).
Fobi nedir?
Fobi kavramı, özel bir korku durumunu anlatmak için kullanılır. Fobi kelimesi Antik Yunan dilindeki “Phobos” kökeninden gelmektedir. Phobos, kaçış ve terör anlamına gelmekle birlikte, aynı adı taşıyan, düşmanlarına korku salan varlığın adıdır. Fobi, bir psikolojik bozukluk olarak üç temel kriterle açıklanabilmektedir. Bunlar, durumun gerektirdiğinin çok üstünde korku hissetmek, mantıklı düşünce ile bu korku duygusundan kurtulamamak ve bu korkunun belli durumlardan kaçınmaya sebep olacak kadar büyümesidir. Fobisi olan hastalar, korku hissettikleri şeye ve onu andıran cisimlere karşı seçici bir dikkat geliştirmektedir. Fobilerin, Freud’un zamanından günümüze kadar geçerliliğini yitirmeyen psikanalitik açıklamalarından biri; bir fobinin aslen yüzleşelilemeyen başka gizli korkuları ardında barındırdığıdır. Fobiler, bireyin asıl korkusuyla yüzleşmemesini sağlamaktadır. (Freud, 1953) Fobisi olan bireyin fobi objesi ile neredeyse bir evlilik içerisinde olduğu düşünülebilir (Rangell, 1952). Bireyin gözleri her zaman fobik objeyi yani korkulan materyali aramakta ve göremese bile objeyi algısında bulundurmaktadır. Bu bağlamda, fobisi olan bir bireyin en büyük gelişimi, fobik objeyi sürekli aramama durumudur. Korkunun diğer formlarından biri olan panik durumu ise, anlık gelen yoğun bir terör duygusu yaşamaktır. Panik kelimesi de antik Yunan mitolojisinden gelmekte ve adını, gerektiği zaman etrafına korku salan tanrı Pan’dan almaktadır (Starkstein, 2018).
Anksiyete nedir?
Anksiyete, diğer tabiri ile kaygı, korku ve fobilerle yakından müttefik bir duygudur. Anksiyete, Latince bir kelime olan anksius’tan türetilen bir terimdir ve genel anlamı, sıkıntılı ve özen gösteren bireydir. Bugünkü anlamı ile, belirgin bir neden olmadan endişe veya huzursuzluk hissetmek olarak tanımlanmakta ve bu tepkinin bilinmeyen bir iç uyarana yanıt olması gerektiğine dair birtakım varsayımlar yapılmaktadır (Starkstein, 2018). Birçok hasta, kaygı duygusu ile birlikte içsel bir uyaran tanımlayamaz. Bazı yazarlar burada ‘bilinçli farkındalığa tamamen belirsiz’ bir varlıktan bahseder (Laughlin, 1956) Freud, Kierkegaard ve Heidegger gibi teorisyenler ve filozoflar, kaygıyı, nesnesiz korku olarak tanımlamıştır. Kısaca bir korku hissedilmekte, fakat bir odak noktası bulamamaktadır. Normalde korku, bir odak noktası bulduğunda, patolojik olmayan bir korkuya dönüşmektedir (Freud, 1953). Hafif bir karanlık korkusu buna örnek olabilir. Fakat korku duygusu bir noktada odaklanamadığında, bu duygu zihnin bir noktasından başka bir noktasına sekmekte ve algılanamayan sürekli bir gerginliğe sebep olmaktadır. Rollo May’in özetlediği üzere; “Korku, bireyin belirli bir ayarlama yapabileceği belirli bir tehlikeye verilen bir tepkidir. Ancak kaygıyı karakterize eden şey, dağınıklık, belirsizlik hissi ve tehdide karşı çaresizlik deneyimidir.” (1950)
Sonuç olarak korku birçok farklı forma sahiptir denilebilir. Korku duygusu uygun bir miktarda hissedildiğinde hayat kurtarabilmekte fakat orantısız bir şekilde hissedildiğinde ise bir takım psikolojik bozukluklara dönüşebilmektedir.
Yazar: Hikmet Berfin Kocabıyık, Psikolog
Düzenleyen: Gözde Özbek, Uzman Klinik Psikolog
Referanslar:
American Psychiatric Association. (1994). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (DSM-IV) (4th ed.). Washington, DC: American Psychiatric Press.
Freud, S. (1953–1975a). Inhibitions, symptoms, and anxiety (J. Strachey, Trans.). In J. Strachey (Ed.), An autobiographical study; inhibitions, symptoms and anxiety; the question of lay analysis and other works (Vol. 20, pp. 87–175). London: The Hogarth Press.
Laughlin, H. P. (1956). The Neuroses in Clinical Practice. London: Saunders.
Marks, I. M. (1969). Fears and Phobias. London,: ACADEMIC PRESS.
May, R. (1950). The Meaning of Anxiety. Ronald Press, N.Y.
Rangell, L. (1952). The analysis of a doll phobia. Internat. J. Psychoan., 33, 43.
Starkstein, S. (2018). A Conceptual and Therapeutic Analysis of Fear. WA, Australia: Palgrave Macmillan.
Walk, R. D. (1956): Selfratings of fear in fear-evoking situation. J. abn. soc. Psychol., 52, 171-178.